The door was opened a little.
A little water has spilled.
Put some salt on your meat.
- Etinin üzerine biraz tuz koy.
Do you want some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
I speak a little Japanese.
- Ben biraz Japonca konuşuyorum.
Add a little more pepper.
- Biraz daha biber ekle.
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
I tried to give her some money, but she wouldn't take any.
- Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.
Do you have any French wine?
- Biraz Fransız şarabın var mı?
Could you move the chair a bit?
- Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?
It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
He is something of an expert on oriental art.
- O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
You're something of a troublemaker, aren't you?
- Sen biraz baş belasısın, değil mi?
He was somewhat disappointed to hear the news.
- Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı.
The washing machine is somewhat out of order.
- Çamaşır makinesi biraz bozuk.
She needed some money to buy something to feed her dog.
- Köpeğini besleyecek bir şey almak için biraz paraya ihtiyacı vardı.
I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you.
- Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
The weather is a shade better today.
- Hava bugün biraz daha iyi.
He is a shade better today.
- O bugün biraz daha iyi.
Do you want a spot of coffee?
- Biraz kahve ister misiniz?
Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
- Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
- Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile.
- John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.
Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Biraz daha sabırlı olsaydın, bulmacayı yapabilecektin.
Tom seems mildly interested.
- Tom biraz ilgili görünüyor.
Tom only looks mildly interested.
- Tom sadece biraz ilgili görünüyor.