Don't you have anything smaller than that?
- Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
Let me know if you are in need of anything.
- Eğer bir şeye ihtiyacın olursa haberim olsun.
I brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
The name Tom doesn't ring a bell.
- Tom ismi bir şey çağrıştırmıyor.
Does this ring a bell?
- Bu bir şey çağrıştırıyor mu?
This is not at all what Tom expected.
- Bu hiç de Tom'un beklediği bir şey değil.
Tom never opens his mouth without complaining about something.
- Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz.
I'm going to help Tom do something this afternoon.
- Bu öğleden sonra Tom'un birşeyler yapmasına yardım edeceğim.
Don't you have anything smaller than that?
- Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
Can you see anything at all there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
I'm about to tell you something important.
- Sana önemli bir şey söylemek üzereyim.
I want to tell you something important.
- Sana önemli bir şey söylemek istiyorum.