When really lively music starts playing, I start dancing unconsciously.
- Gerçekten canlı müzik çalmaya başladığında, ben bilinçsizce dans etmeye başlarım.
We perform eighty percent of our actions unconsciously.
- Eylemlerimizin yüzde seksenini bilinçsizce gerçekleştiririz.
Life is a state of consciousness.
- Hayat bir bilinç halidir.
Tom has regained consciousness.
- Tom yeniden bilinç kazandı.
His rudeness was conscious, not accidental.
- Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi.
Tom never regained consciousness.
- Tom asla yeniden bilinç kazanmadı.
Conscience is the knowledge that someone is watching.
- Bilinç birinin izlediği bilgidir.