Oğlumuzun çok parlak olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki önyargıyla böyle düşünüyor olabiliriz.
- We think our boy is brilliant. Of course, we might be biased.
Onun soyut resme karşı güçlü bir önyargısı var.
- She has a strong bias against abstract painting.
Tom'un önyargılı olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is biased.
Önyargılı bir fikrim olduğunu biliyorum.
- I know I have a biased opinion.
Tom'un ön yargılı olduğundan oldukça eminim.
- I'm pretty sure Tom's biased.
İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.
- People tend to look at others with bias.
Bu taraflı bir makale.
- This is a biased article.
İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.
- People tend to look at others with bias.
Bu taraflı bir makale.
- This is a biased article.
Kumaşı diyagonal kesin.
- Cut the cloth on the bias.
Our prejudices bias our views.
nature has pointed out a mixed kind of life as most suitable to the human race, and secretly admonished them to allow none of these biasses to draw too much.
She biased them against him for no apparent reason.
The newspaper gave a biased account of the incident.
The table had a biased edge.
Fox News is often cited as an example of conservative media bias, yet its viewers claim it is CNN that is guilty of liberal media bias.