Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
- This work is beyond my grasp.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Gemi ufkun ötesinde kayboldu.
- The ship disappeared beyond the horizon.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Bizim kontrolümüz ötesindeki koşullar nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- Due to circumstances beyond our control, we had to postpone the meeting.
Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
- Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
Ötede küçük bir ada gördük.
- We saw a small island beyond.
Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
- Her honesty is beyond question.
Bu su götürmez bir şey.
- This is beyond dispute.
O iyileşme şansı dışındadır.
- He is beyond the chance of recovery.
Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
- The mystery of life is beyond human understanding.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.
- They live beyond their means.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
students should work with language at the discourse or suprasentential level.