Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
- The tiger laid in the middle of the cage.
En uzun parmak orta parmaktır.
- The middle finger is the longest.
Ben üç çocuktan ortanca olanım.
- I'm the middle child of three.
Sen de ortancasın, değil mi?
- You're a middle child, too, aren't you?
Sahanın ortasındaki o küçük höyük nedir?
- What is that little mound in the middle of the field?
Bir kasırganın ortasındaki bir kulübe gibi güvenilirsin.
- You're reliable like a shack in the middle of a hurricane.
O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Üzengi örs ve iç kulak arasında, orta kulakta bir kemiktir.
- The stirrup is a bone in the middle ear, between the anvil and the inner ear.
Bu iki seçenek arasında orta yol yoktur.
- There is no middle ground between these two options.
Konuşmasının ortasında bayıldı.
- He fainted in the midst of his speech.
O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.