Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Nakido, Twitter'dan daha iyidir.
- Nakido is better than Twitter.
Biz iyileşmek zorundayız.
- We have to get better.
Teniste iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at tennis.
Satrançta iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at chess.
Teniste iyileşmek istiyorum.
- I want to get better at tennis.
Sen benden daha iyisin.
- You are better than me.
Tom Mary'ye ödünç para vermekten daha iyisini bilmeliydi.
- Tom should have known better than to lend money to Mary.
Eski karımı hâlâ özlüyorum ama benim amacım iyileşmek.
- I still miss my ex-wife, but my aim is getting better.
Biz iyileşmek zorundayız.
- We have to get better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.
- If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.
Yalnız daha zenginim.
- I'm better off alone.
Sensiz daha zenginim.
- I'm better off without you.
Henüz daha iyi bir şey bulmadım.
- I haven't found anything better yet.
Tomorrow. If you can work it out. Or better yet, this evening.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee better than tea.
Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.
- Tom is going to have to do better than that.
Daha iyi yapmak zorundayız.
- We've got to do better.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
- We know we can do better.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
İnsanlar birbirleriyle dostça ilişkiler kurunca dünyanın daha güzel bir yer olmasını umut ediyorum.
- If people have friendly relationships, I hope the world will be a better place.
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
- Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.
Tom sorunla daha iyi bir şekilde ilgilenebilirdi.
- Tom could have dealt with the problem in a better way.
Senin hayat arkadaşın nerede?
- Where's your better half?
Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
O, öncekinden daha varlıklıdır.
- He is better off than before.
Daha iyi olmak istiyorsan bu ilacı almak zorundasın.
- If you ever want to get better, you have to take this medicine.
Daha iyi olmak üzere.
- It's about to get better.
Aynı şeyi söylemenin çok daha iyi ve kısa bir yolu yok mu?
- Isn't there a much better and shorter way of saying the same thing?
İspanya, Latin Amerika'yı işgal etmeseydi, çok daha iyi olurdu.
- It would have been much better if the Spanish hadn't invaded Latin America.
İnşallah yakında iyileşirsin.
- Hope you'll get better soon.
Onun yakında iyileşeceğini umuyorum.
- I hope that she'll get better soon.
Elinden geldiğince açık konuşsan iyi olur.
- You had better talk as clearly as you can.
Sigara içmeyi bıraksan iyi olur.
- You had better stop smoking.
yasal bir kuralı olmayan fakat must/have to kadar güçlü bir anlamı olan kalıptır.
This jacket has seen better days. Look how the sleeves are worn.
I’ve had enough of cycling with you chaps. I can spend my Sundays better than in tormenting cats and quarrelling and fighting.”.
He quickly found Ali his better in the ring.
My better half won't be coming tonight.
Their insolence and recklessness must be opposed, and better late than never.
Knowing the real reasons for his action enabled her to view them in a better light.
I think it would be better off in the bag.
But you'd better take your diamond ring, you'd better pawn it, babe.
Of all the inventors to obtain patents, only a few have really built a better mousetrap.
The better part of valour is discretion; in the which better part, I have saved my life.
For better or worse, he’s the president.
Many people returned to work a bit anxious, they acknowledged, but grimly determined not to let terrorists get the better of them.
Will we get it finished? / We had better..
Your sofa has certainly seen better days, isn't it time you got a new one?.
He got halfway out the door, thought better of it, and decided to stay home, instead.