O, onunla bahis tutuştu.
- He made a bet with her.
Onun üzerine bahis oynamazdım.
- I wouldn't bet on it.
O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.
- I bet ten dollars on that horse.
Tom Mary ile onu kol güreşinde yenebileceğine dair iddiaya girdi.
- Tom bet Mary that he could beat her at arm wrestling.
Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
- How much do you want to bet?
Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
- Do you want to bet on that?
Bahis yapmak istiyor musunuz?
- Do you want to make a bet?
Mary bu gece gelmezse, Tom'un memnun olacağına bahse girerim.
- I bet Tom would be glad if Mary didn't come tonight.
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Dylan owes Fletcher $30 from an unsuccessful bet.
It isn't good to eat between meals.
- It is not good to eat between meals.
There isn't much difference between the two.
- There is not much difference between the two.