Fortunately, no lives were lost.
- Bereket versin ki, hiçbir can kaybı olmadı.
I left home later than usual, but fortunately I was in time for the train.
- Ben evden her zamankinden daha geç ayrıldım ama bereket versin ki tren için tam zamanında vardım.
Luckily, I was able to talk Tom out of doing that.
- Bereket versin ki, Tom'u onu yapmamaya ikna edebildim.
Luckily, both of the drivers were wearing seat belts.
- Bereket versin ki iki şoför de emniyet kemeri takıyordu.
Happily, the workaholic did not die.
- Bereket versin ki, işkolik ölmedi.
Happily, everyone rescued from the sea are alive and well.
- Bereket versin ki, denizden kurtarılan herkes hayatta ve iyi.