Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.
- Sami had no intention of reconciling with Layla.
Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- Tom had a little trouble adjusting the settings.
Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- Tom had a little trouble adjusting the settings.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Yanlışlarımı düzeltmekten vazgeçmeni istemiyorum.
- I don't want you to quit correcting my mistakes.
Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.
- Sami had no intention of reconciling with Layla.
Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
- Tom had a little trouble adjusting the settings.
Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten yorgun olmalılar.
- Teachers must be tired of correcting the same mistakes over and over again in their students' papers.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.