I don't want to spoil everything.
- Her şeyi berbat etmek istemiyorum.
Spoiling an ending is a heinous crime against humanity.
- Sonu berbat etmek, insanlığa karşı iğrenç bir suçtur.
I don't want to mess up now.
- Artık işi berbat etmek istemiyorum.
You had to ruin the moment, didn't you?
- Anı berbat etmek zorundaydın, değil mi?
You had to ruin the moment, didn't you?
- Anı berbat etmek zorundaydın, değil mi?
I've botched things up so bad I wish I could find a hole to climb into.
- Bazı şeyleri berbat ettim, keşke tırmanacak bir delik bulabilsem.