The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
- Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
The twin brothers are as like as two peas.
- İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.
He is a bit like his father.
- O, biraz babasına benzer.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet.
- Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.
I see no analogy between your problem and mine.
- Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
- Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
The two brothers are very much alike.
- İki erkek kardeş birbirine çok benzer.
They are the spitting image of one another.
- Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
- Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
Those two aren't similar. They're the same.
- Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!
All those flowers look alike.
- Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
Tom's children all look alike.
- Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
Tom and Mary bought matching shirts.
- Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
We shall never see her match.
- Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it.
- Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.
The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells.
- Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.
All of you behave similarly.
- Hepiniz benzer şekilde davranıyorsunuz.
You and I think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.
You and I don't think alike.
- Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.
I need pens, notebooks and so on.
- Dolma kalemlere, defterlere ve buna benzer şeylere ihtiyacım var.