Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
Will you come with me to the store?
- Mağazaya benimle gelecek misin?
I bought this book for myself, not for my wife.
- Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
I can only speak for myself.
- Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
Put yourself in my position.
- Kendini benim yerime koy.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Tom is young, rich, spoiled and egocentric.
- Tom, genç, zengin, şımarık ve benmerkezcidir.
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
Where do all these moles come from?
- Tüm bu benler nereden geliyor?
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.