Aniden zemin ayaklarımın altından kayboluyor gibi görünüyordu.
- Suddenly the ground seemed to disappear from beneath my feet.
Kurbanların bilinmeyen sayısı moloz altında kalmış olabilir.
- An unknown number of victims may be trapped beneath the rubble.
Adam ufkun altında güneşin batışını izledi.
- The man watched the sun set below the horizon.
Biz ufkun altında güneşin batışını gördük.
- We saw the sun sink below the horizon.
Daha fazla bilgi için aşağıya bakın.
- See below for more information.
Lütfen ayrıntılar için aşağıya bakınız.
- Please see below for details.
Onun görüşünü destekleyememizin nedeni aşağıda verilecektir.
- The reason why we cannot support his view will be given below.
Aşağıdaki vadiye baktı.
- He looked down at the valley below.
Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
- Who lives in the room below?
Aşağıdaki vadiye baktı.
- He looked down at the valley below.
They live on the floor below.
- They live on the floor beneath.
... beneath the surface of our primeval oceans, ...
... modern-day Egypt is submerged beneath an ancient sea. ...