Определение belirleyerek в Турецкий язык Английский Язык словарь
- determining
- having the power or quality of deciding; "the crucial experiment"; "cast the deciding vote"; "the determinative (or determinant) battle"
- present participle of determine
- belirle
- {f} determined
One's lifestyle is largely determined by money.
-Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
They determined the date for the trip.
-Seyahat için tarihi belirlediler.
- belirle
- (Bilgisayar) specs
- belirle
- (Bilgisayar) set
I set some goals for myself.
-Ben kendim için bazı hedefler belirledim.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
-Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- belirle
- (Bilgisayar) identify
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
-Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
-Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
- belirle
- {f} determining
What was the determining factor in this case?
-Bu durumda belirleyici faktör neydi?
- belirle
- stake out
- belirle
- determine
One's lifestyle is largely determined by money.
-Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
Our lives are determined by our environment.
-Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
- belirle
- appointing