Tickets are $30 per person and $13 for designated drivers.
- Biletler kişi başı 30 dolar ve belirlenmiş sürücüler için 13 dolardır.
Tom volunteered to be the designated driver.
- Tom belirlenmiş sürücü olmaya gönüllü oldu.
You are ten minutes behind the appointed time.
- Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
You should respect the rules your parents set for you.
- Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
- Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
Can you identify which coat is yours?
- Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.