belirlenmemişlik

listen to the pronunciation of belirlenmemişlik
Турецкий язык - Английский Язык
(Sosyoloji, Toplumbilim) indetermination
Want of determination; an unsettled or wavering state, as of the mind
Want of fixed or stated direction
the quality of being vague and poorly defined
{i} lack of determination; indecisiveness; quality of being unsettled
belirle
{f} determined

Our lives are determined by our environment. - Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

They set the time and place of the wedding. - Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.

I set some goals for myself. - Ben kendim için bazı hedefler belirledim.

belirle
(Bilgisayar) identify

A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter. - Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.

Can you identify which coat is yours? - Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

Our lives are determined by our environment. - Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

belirle
appointing
belirlenmemişlik
Избранное