One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
They determined the date for the trip.
- Seyahat için tarihi belirlediler.
You should respect the rules your parents set for you.
- Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
Can you identify the problem areas?
- Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?
Can you identify which coat is yours?
- Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.