belirlenen

listen to the pronunciation of belirlenen
Турецкий язык - Английский Язык
(Dilbilim) determination
(Dilbilim) determinated
in set
kilise kanununa göre belirlenen
canonical
belirlenen değer
assessment
belirlenen gemi
(Ticaret) named vessel
belirlenen harekat planının bir sonraki kuvvet komutanı tarafından devamlılığını
(Askeri) continuity of operations plan designated successor service chief
belirlenen nesne
(Bilgisayar) set object
belirlenen riskler
(Ticaret) identified risks
belirlenen sıcaklıklarda
at specified temperatures
belirle
{f} determined

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

You should respect the rules your parents set for you. - Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.

A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident. - Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.

belirle
(Bilgisayar) identify

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

Can you identify which coat is yours? - Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

Our lives are determined by our environment. - Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.

I'd like to determine the value of this painting. - Bu tablonun değerini belirlemek isterim.

açık artırmada belirlenen en düşük satış fiyatı
upset price
belirle
appointing
hakem kararı ile belirlenen
arbitrary
yeniden belirlenen vergi
reassesment
belirlenen
Избранное