belirlenen

listen to the pronunciation of belirlenen
Турецкий язык - Английский Язык
(Dilbilim) determination
(Dilbilim) determinated
in set
kilise kanununa göre belirlenen
canonical
belirlenen değer
assessment
belirlenen gemi
(Ticaret) named vessel
belirlenen harekat planının bir sonraki kuvvet komutanı tarafından devamlılığını
(Askeri) continuity of operations plan designated successor service chief
belirlenen nesne
(Bilgisayar) set object
belirlenen riskler
(Ticaret) identified risks
belirlenen sıcaklıklarda
at specified temperatures
belirle
{f} determined

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. - İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.

A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident. - Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.

belirle
(Bilgisayar) identify

A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter. - Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

I'd like to determine the value of this painting. - Bu tablonun değerini belirlemek isterim.

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

açık artırmada belirlenen en düşük satış fiyatı
upset price
belirle
appointing
hakem kararı ile belirlenen
arbitrary
yeniden belirlenen vergi
reassesment
belirlenen
Избранное