belirlenecek

listen to the pronunciation of belirlenecek
Турецкий язык - Английский Язык
(Askeri) to be determined

The date of the event is to be determined. - Etkinliğin tarihi belirlenecektir.

belirle
{f} determined

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. - İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.

I set some goals for myself. - Ben kendim için bazı hedefler belirledim.

belirle
(Bilgisayar) identify

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

Can you identify which coat is yours? - Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

belirle
appointing
belirlenecek
Избранное