Söylendiğine göre küçükken ben şeftaliden başka bir şey yememişim.
- When I was little, I supposedly ate nothing but peaches.
Söylendiğine göre Japonya'da evcil hayvan olarak bir penguen besleyen insanlar var.
- Supposedly there are people in Japan who keep a penguin as a pet.
Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.
- They supposedly have reached a deal.
Tom sözde yatak odasını temizliyor.
- Tom is supposedly cleaning his bedroom.