Babylon is taken, Bel is confounded, Merodach is broken in pieces; her idols are confounded, her images are broken in pieces.
He put his arm around her waist.
- O, kolunu onun beline koydu.
Mary has hair down to her waist.
- Mary'nin beline kadar saçları var.
President Lincoln wrote all five of these documents.
- Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
This chair has good lumbar support.
- Bu sandalye iyi bel desteğine sahip.
This chair has good lumbar support.
- Bu koltuğun iyi bel desteği var.
Invertebrates have no backbone or spinal column.
- Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.