Onun bu kadar acı çekmesine dayanamıyorum.
- I can't stand him suffering so much.
Acı çekme hayatın sefaletinden kaynaklanıyor.
- My suffering is due to life’s miseries.
Bazılarına göre hayat zevktir, diğerlerine göre acı çekmektir.
- To some life is pleasure, to others suffering.
Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.
- My wife is suffering from pneumonia.
Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.
- My wife is suffering from pneumonia.
O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.
- He is suffering from an aggravated disease.
Çile çekmekten saçı ağardı.
- Her hair grayed with suffering.