Davranışı sıradışıydı.
- Her behaviour was out of the ordinary.
Onun davranışları için şimdiden özür dilerim.
- I apologize in advance for his behaviour.
Çocuğun okul arkadaşlarına karşı davranışı ve tutumu ibret vericiydi.
- The child's behaviour and attitude towards his fellow students was exemplary.
Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
- His behavior, as I remember, was very bad.
Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
- His appearance and behavior made me ashamed of him.
UK internet service provider TalkTalk has pulled the plug on its agreement with online behaviour tracking firm Phorm.
Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.
- This movement had a great impact on the behavior of women.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
- I couldn't put up with her arrogant behavior.
Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı.
- His smug behavior is offensive.
1. Now children, I want you all to be on your best behaviour when grandma arrives.
2. I'd just met his parents for the first time so I was on my best behaviour.