Onun davranışları için şimdiden özür dilerim.
- I apologize in advance for his behaviour.
Onun davranışı genç bir kız için normal değil.
- Her behaviour isn't normal for a young girl.
Çocuğun okul arkadaşlarına karşı davranışı ve tutumu ibret vericiydi.
- The child's behaviour and attitude towards his fellow students was exemplary.
Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
- His behavior, as I remember, was very bad.
Tom içmeyi bırakmaya ve davranışını değiştirmeye karar verdi.
- Tom decided to stop drinking and reform his behavior.
UK internet service provider TalkTalk has pulled the plug on its agreement with online behaviour tracking firm Phorm.
Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.
- This movement had a great impact on the behavior of women.
Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı.
- His smug behavior is offensive.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
- I couldn't put up with her arrogant behavior.
1. Now children, I want you all to be on your best behaviour when grandma arrives.
2. I'd just met his parents for the first time so I was on my best behaviour.