Onun davranışı arkadaşlarının çoğunu hayal kırıklığına uğrattı.
- His behavior disappointed many of his friends.
Tom içmeyi bırakmaya ve davranışını değiştirmeye karar verdi.
- Tom decided to stop drinking and reform his behavior.
Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı.
- His smug behavior is offensive.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
- I couldn't put up with her arrogant behavior.
Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.
- This movement had a great impact on the behavior of women.
Onun davranışları için şimdiden özür dilerim.
- I apologize in advance for his behaviour.
Onun davranışı genç bir kız için normal değil.
- Her behaviour isn't normal for a young girl.
Çocuğun okul arkadaşlarına karşı davranışı ve tutumu ibret vericiydi.
- The child's behaviour and attitude towards his fellow students was exemplary.
... enormous economic crisis was prompted by reckless behavior across the board. Now, it wasn't ...
... but just to prove how little facts can influence behavior as a French doctor ...