Birisi kapıyı çaldığında, o tam kitabı okumaya başlamıştı.
- She'd just begun to read the book when someone knocked on the door.
O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.
- She had begun to recede in my memory.
Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.
- When we went to the hall, the concert had already begun.
Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.
- The French and Indian War had begun.
... machine learning algorithms have now begun to account for ...
... But the journey has just begun. ...