Birisi kapıyı çaldığında, o tam kitabı okumaya başlamıştı.
- She'd just begun to read the book when someone knocked on the door.
O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.
- She had begun to recede in my memory.
Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
- My memory of her has begun to recede.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
... But the journey has just begun. ...
... mankind has begun to settle down. ...