Sami artan sıklıkta ortaya çıktı.
- Sami showed up with increasing frequency.
Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu.
- Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.
Cinayetlerin sayısı Japonya gibi bir ülkede bile artmaktadır.
- The number of murders is increasing even in a country like Japan.
Trafik kazalarının sayısı giderek artmaktadır.
- Traffic accidents are increasing in number.
Bu kasabanın nüfusu artıyor.
- This town is increasing in population.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Ne yazık ki kavşaklardaki trafik sinyallerinin sayısını artırmak trafik kazalarının sayısın azaltmaya yardımcı olmadı.
- Unfortunately, increasing the number of traffic signals at intersections didn't help decrease the number of traffic accidents.