become bigger

listen to the pronunciation of become bigger
Английский Язык - Турецкий язык
agrandise
grow
büyümek

Tom iki dilli büyümek için şanslıydı. - Tom was lucky to grow up bilingual.

Büyümek istemiyorlar. - They don't want to grow old.

grow
{f} yetişmek

Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var. - Plants need sunlight to grow.

grow
{f} dönüşmek
grow
(Kimya) büyüme

Ağaç büyümeyi durdurdu. - The tree stopped growing.

Aşk iki kişi arasındaki büyümeye başladı. - Love began to grow between the two.

grow
{f} uzatmak

Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı. - Growing this thick mustache has taken me quite a while.

Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır. - Tom has been growing a beard all summer.

grow
(saç/sakal/bıyık/vb.) uzatmak
grow
olmak

Büyüyünce, bir İngilizce öğretmeni olmak istiyorum. - When I grow up, I want to be an English teacher.

Büyük ve güçlü olmak için büyüyebilesin diye sebzelerini ye. - Eat your vegetables so that you will grow up to be big and strong.

grow
yetiştirmek

Babamın hobisi gül yetiştirmektir. - My father's hobby is growing roses.

Bu toprakta herhangi bir şeyi yetiştirmek zordur. - It's difficult to grow anything in this soil.

grow
(bitki/vb.) yetişmek
grow
çoğalmak
grow
bir kimseyi kendine ısındırma
grow
{f} (grew, --n)
grow
{f} lemek
grow
{f} lenmek
grow
(Tıp) Büyümek, gelişmek, çıkmak
grow
(fiil) büyümek, gelişmek, yetişmek, yetiştirmek, büyütmek, üretmek, uzatmak, bırakmak, dönüşmek, lenmek, leşmek, lemek
grow
{f} (bitki/sebze/meyve) yetiştirmek; yetişmek
grow
{f} büyümek; gelişmek; artmak
grow
{f} gelişmek
grow
hası1 etmek
Английский Язык - Английский Язык
grow
become bigger

    Расстановка переносов

    be·come big·ger

    Турецкое произношение

    bîkʌm bîgır

    Произношение

    /bəˈkəm ˈbəgər/ /bɪˈkʌm ˈbɪɡɜr/
Избранное