Aşkta ve savaşta her şey adildir.
- All's fair in love and war.
Davadaki hakim adil değildi.
- The judge in the case was not fair.
O oldukça makul bir fiyat.
- That's a fairly reasonable price.
Bunu için makul bir fiyat ödedik.
- We paid a fair price for it.
O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
- He speaks English fairly well.
Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi?
- Tom can dance fairly well, can't he?
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Yağmurdan sonra, güzel hava.
- After the rain, fair weather.
O bütün ülkenin en güzeliydi.
- She was the fairest in the whole land.
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.
- The teacher was very fair when she marked our exams.
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
- I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.