Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

beautiful, fine, graceful, generous

listen to the pronunciation of beautiful, fine, graceful, generous
Английский Язык - Турецкий язык

Определение beautiful, fine, graceful, generous в Английский Язык Турецкий язык словарь

handsome
hoş
handsome
{s} yakışıklı

Yakışıklı mıyım yoksa değil miyim? - Am I handsome or not?

Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır. - My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.

handsome
{s} becerikli
handsome
cömert/güzel/yakışıklı
handsome
{s} büyük

O, büyük ve yakışıklıydı. - He was big and handsome.

handsome
{s} kayda değer
handsome
iyi görünümlü
handsome
cömert

Ona cömert bir aylık maaş ödenir. - He is paid a handsome monthly salary.

Cömertçe ödüllendirileceksin. - You will be rewarded handsomely.

handsome
{s} etkileyici
handsome
{s} eli yatkın
handsome
{s} tecrübeli
handsome
{s} yetenekli

Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli. - That actor is both handsome and skillful.

handsome
{s} çok, bol; büyük
handsome
iyi

Yakışıklı bir adam, cehenneme gitmek için iyi bir nedendir. - A handsome man is a good reason to go to hell.

O yakışıklı değil, şüphesiz, fakat o iyi huyludur. - He is not handsome, to be sure, but he is good-natured.

handsome
{s} güzel

Yakışıklı prens çok güzel bir prensese aşık oldu. - The handsome prince fell in love with a very beautiful princess.

Onun uzun kirpikli güzel koyu gözleri vardı. - He had handsome dark eyes with long lashes.

handsome
{s} bol
Английский Язык - Английский Язык
{a} handsome
beautiful, fine, graceful, generous

    Расстановка переносов

    beautiful, fine, graceful, gen·er·ous

    Произношение

Избранное