Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
- Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
Ne güzel bir gökkuşağı!
- What a beautiful rainbow!
O güzel ve ayrıca çok zarif.
- She is beautiful, and what is more, very graceful.
Buz pateni zarif ve güzel olabilir.
- Ice skating can be graceful and beautiful.
Tom sadece güzel kızlardan hoşlanıyor.
- Tom likes only beautiful girls.
O en güzel çiçekten hoşlanır.
- He likes the most beautiful flower.
Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
- The beautiful color of the sky soon faded away.
Piknik için harika bir gün, değil mi?
- Isn't it a beautiful day for a picnic?
Bu çiçek tatlı kokuyor.
- This flower smells beautiful.
Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı.
- Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met.