Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
- I lost my bearings when I came out of the subway.
Katlanma dayanılmaz olabilir.
- Bearing can be unbearable.
Yapabileceğimiz tek şey ona katlanmaktı.
- The only thing we could do was to bear with it.
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
- This deposit bears three percent interest.
Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.
- The ice on the lake is too thin to bear your weight.
Rulmanlarımı almam için bana bir dakika ver.
- Give me a minute to get my bearings.
Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
Musa ilahi emirleri taşıyan dağdan indi.
- Moses came down from the mountain bearing divine commandments.
Ona karşı hiçbir kötü niyet taşımıyorum.
- I bear him no malice.
Buz bizim ağırlığını taşıyabilecek mi?
- Will the ice bear our weight?
Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
- I lost my bearings when I came out of the subway.
Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to grin and bear it.
Tom'un ya sabır çekmek dışında bir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to grin and bear it.
Meyve vermeden önce portakal ağaçları azahar adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.
- Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an azahar.
Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.
- Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.
A tree bears leaves in spring.
O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
- She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to grin and bear it.
Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.
- Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.
Meyve vermeden önce portakal ağaçları azahar adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.
- Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an azahar.
Bears look for over-priced securities to sell short.
You rang me last night but it was bear late and I didn't answer.
The jury could see he was bearing false witness.
The great bear market starting in 1929 scared a whole generation of investors.
The harbour bears North by Northeast.
She walks with a confident, self-assured bearing.