Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.
- I was worried about his health.
Grant, malzemeler konusunda endişeli değildi.
- Grant was not worried about supplies.
Herkes kaygılı ve endişeli.
- Everyone is concerned and worried.
O, noeli hastanede harcamak zorunda kalmak hakkında çok kaygılıydı.
- He was very worried about having to spend Christmas in the hospital.
Endişeli olmak elimde değil.
- I can't help being worried.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
- There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
- I've got a good reason to be worried.
Tom bir İngilizce testin sonucu hakkında üzgün görünüyordu.
- Tom looked worried about the result of an English test.
Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
- Tom was touched that Mary was worried about him.
... So many people in this country worried about money and the ...
... You can never be worried about playing against a team. ...