Hey Tom, dedikodu vasıtasıyla senin Susie ile çıktığını duydum. Tebrikler.
- Hey Tom, I heard through the grapevine that you and Susie are going out. Way to go!
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
- Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
- Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
O tamamen Amerikalıdır.
- He's American through and through.
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
Nehir kasabanın içinden geçer.
- The river flows through the town.
Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.
- The river which flows through Paris is the Seine.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
O, kalabalığın arasından ite kalka geçti.
- He pushed his way through the crowd.
Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük.
- We walked through thick bushes.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Sonunda testi geçtim.
- I finally got through the test.
Tom tünelden geçerek hapishaneden kaçtı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
Parktan geçerek eve yürüdüm.
- I walked home through the park.
Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
- When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
O kalabalığın arasında ağır ağır ilerledi.
- He cruised his way through the crowd.
Tom kalabalığın arasından ite kalka yol açtı.
- Tom elbowed his way through the crowd.
Fırtına sonunda dindi.
- The storm eventually blew through.
Sonunda testi geçtim.
- I finally got through the test.
Tornado kentten geçti ve denize yöneldi.
- The tornado passed through the city and headed to the sea.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük.
- This ship is too big to pass through the canal.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
- Driving through that snowstorm was a nightmare.
Hastalık nedeniyle çalışmalarımda çok geri kaldım, yetişmek için çok çalışmam gerekiyor.
- I missed a lot of work through illness, so I've a lot of catching up to do.
Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.
- The accident came about through my carelessness.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
- The burglar got in through a broken window.
Tom içeriye arka kapıdan geldi.
- Tom came in through the back door.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.
- Several hundred years ago, scarlet fever epidemics killed thousands of people throughout the continent.
Biz bir tercüman aracılığıyla iletişim kurarız.
- We communicate through an interpreter.
Tanrı, Oğlunu dünyayı yargılamak için dünyaya göndermedi; dünya onun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
- For God sent not his Son into the world to condemn the world; but that the world through him might be saved.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
Abd dünyanın her yanına buğday ihraç eder.
- The United States of America export wheat throughout the world.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Köpek bütün gece boyunca havlamayı sürdürdü.
- The dog kept barking all through the night.
Bütün gece boyunca ağladı.
- She cried throughout the night.
She was through with him.
The arrow went straight through.
Interstate highways form a nationwide system of through roads.
After being implicated in the scandal, he was through as an executive in financial services.
Others slept; he worked straight through.
This team believes in winning through intimidation.
The American army broke through the German lines at St. Lo.
I drove through the town at top speed without looking left or right.
They were through with laying the subroof by noon.
Leave the yarn in the dye overnight so the color soaks through.
The numbers 1 through 9.
The through flight through Memphis was the fastest.
He said he would see it through.
... for what we're going through. We don't have to settle for gasoline at four bucks. ...
... Like, for example, you know, I'll be going through something. When I wrote the song "love ...