Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our efforts were in vain.
Ben onunla boşuna dost kalmaya çalıştım.
- I tried to keep in with her in vain.
Ağlamamak için boş yere çabaladı.
- She tried in vain not to cry.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
- I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
O bütün gece çalışmayı denedi, ama nafile.
- He tried to study all night, but in vain.
O sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.
- He tried to give up smoking but in vain.
On the mountains of truth you can never climb in vain.
Thou shalt not take the name of the LORD thy God in vain.
... And I knew if I cast my friends-- they're very vain. ...