O ithal bir araç sürer.
- She drives an imported car.
Polonya'dan Türkiye'ye ithal edilen bir sürü ürün var.
- There are many products imported from Poland to Turkey.
Tom ithal edilmiş bir arabayı kullanıyor.
- Tom drives an imported car.
Bu, Malezya'dan ithal edilmiş bir ham maddedir.
- This is a crude material imported from Malaysia.