Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
- Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Şu andan itibaren ağlamak yasaklanmıştır.
- From this moment on it is forbidden to cry.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
- She is forbidden to go out.
Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
- They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
This kind of immediate control structure we take to be characteristic of the tribe, and it leads to a rather rigid type of system in which 'every action not mandatory is forbidden'.