Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
On bin yen yeterli mi?
- Is ten thousand yen enough?
O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
On bin yen yeterli mi?
- Is ten thousand yen enough?
Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
- Does Tom earn enough money to live in the city?
Sana yeterince teşekkür edemem.
- I can't thank you enough.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu.
- I had enough time, so I didn't need to hurry.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi.
- She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.
Enough!.
I cannot run fast enough to catch up to them.
... I've been lucky enough to have done that over the years with ...
... big story of our time. We know enough to know that it is a story that is about progress ...