Tom'un boyu ona oyunda kararlı bir avantaj verdi.
- Tom's height gave him a decided advantage in the game.
O, niyetinde oldukça kararlıydı.
- He was quite decided in his determination.
Sanırım o kararlaştırılmış.
- I guess it's decided.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
- I decided to be happy because it's good for my health.
Her şey pazartesi günü belli olacak.
- Everything will be decided on Monday.
Duvarları açık maviye boyamaya karar verdik.
- We've decided to paint the walls light blue.
O, neye karar verildiğini uzun uzadıya açıkladı.
- He explained at length what had been decided.
Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
- The atmosphere in the room was decidedly frosty.
Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
- My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
... and we've won every single one that's been decided. ...
... people have decided that America may not be the place to open a new business, because ...