Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlı hissetti ki o tamir edilemedi.
- Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
Gemi hasarlı değildi.
- The ship was not damaged.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Elektrik kesintileri bilgisayara hasar verdi.
- The power cuts damaged the computer.
Sami, Leyla'nın itibarına hasar verdi.
- Sami damaged Layla's reputation.
Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.
- The accident damaged her car's front wheels.
Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
- We got our roof damaged by the typhoon.
... So we can estimate some damaged areas through ...
... So when we can go, already the damaged are cleaned up, but we ...