Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
- The force held out bravely against their enemy's attacks.
Çocuk olduğu için, o cesurdu.
- Child as he was, he was brave.
Tom cesur ve yiğittir.
- Tom is brave and courageous.
Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir.
- This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.
Eski insanlar kahramanlık hikayelerini anlatmaktan hoşlanmışlar.
- Ancient people liked to tell stories of bravery.
After braving tricks on the high-dive, he braved a jump off the first diving platform.
... They're being brave. ...
... So it would be a brave editor to start to cannibalize-- ...