Yangın patlak verdiğinde, o derin uykudaydı.
- When the fire broke out, he was dead asleep.
İnsanlar yaşarken uykudadır, öldüklerinde uyanırlar.
- Humans are asleep when they live, they wake up when they die.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
- Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
O uyurken içeri bir hırsız girdi.
- A burglar broke in while he was asleep.
O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.
- I do like watching him when he is asleep.
Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu.
- Mary had been waiting till her child fell asleep.
Tom uyuyana kadar beklemem gerekti.
- I had to wait until Tom was asleep.
Tom uyumaktan kendini alamadı.
- Tom couldn't help falling asleep.
Onun sağ ayağı uyuşmuştu.
- His right leg was asleep.
Onun ayakları uyuşmuştu.
- His feet were asleep.
Ben uyumak istiyorum.
- I want to have a kip.
Pazar günleri genellikle uyurum.
- I usually have a kip on Sundays.
Ben uyumak istiyorum.
- I want to have a kip.
Louisa sat in the car crying, until her foot fell asleep. She shook her foot violently, afraid the numbness would turn to frostbite.
I did that while everybody else was still sleeping.
- I did that while everyone else was still asleep.
Be quiet. Tom is still sleeping.
- Be quiet. Tom is still asleep.
... THE TEACHER THAT FELL ASLEEP DURING DETENTION ...