Tom, Mary çevresinde iken her zaman sinirlenir.
- Tom always gets nervous when Mary is around.
Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
- I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
Uydu, ay etrafında yörüngede.
- The satellite is in orbit around the moon.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
Etrafta bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered around.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Çevredeki herkes çok çalışır.
- Everyone around the area works hard.
Erkek kardeşlerim sürekli çevresine şakalar yapıyor.
- My brothers are always joking around.
Sami benzini Leyla'nın evinin çevresine serpti.
- Sami splashed gasoline around Layla's house.
O, etrafına baktı, ama hiçbir şey göremedi.
- She looked around, but she couldn't see anything.
Etrafına bakındı fakat hiç kimseyi göremedi.
- He looked around, but he saw no one.
İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.
- The temperature of the human body hovers around 37°C.
Sabahları her zaman yedi civarında uyanırım.
- In the morning I always wake up around seven o'clock.
Bu civarda bir postane var mıdır?
- Is there a post office around here?
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?
- Is it true that nobody lives around here?
Tom patronu civarda olmadığı zaman bir patron gibi davrandı
- Tom acted as the boss whenever the boss wasn't around.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.
- My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old.
Tom yaklaşık 2.30 civarında geri dönecek.
- Tom will be back around 2:30.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
- It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
Tom buralarda büyüdü.
- Tom grew up around here.
Ben seslendiğimde geriye döndü.
- He turned around when I called.
Lütfen geriye dön ve bana bak.
- Please turn around and look at me.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
The New York-style hot dog I love has been around for well over a hundred years.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... You may not have been around for as long as print. ...
... It's been around the longest and it's very organized, and ...