Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
- The branch offices of the bank are located all over Japan.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
- The branch offices of the bank are located all over Japan.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
- I have mosquito bites all over my arm.
Vücudumun her tarafı ağrıyor.
- My body aches all over.
Bu dersin bitmesine 10 dakika kaldı.
- This class will be over in ten minutes.
Aramızdaki her şeyin biteceğini söyledi.
- She said everything will be over between us.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom her yerde seni arıyordu.
- Tom was looking all over for you.
Tom'u her yerde aradım ama bulamadım.
- I've looked all over for Tom, but I can't find him.
Size tekrar aşık olabilirim.
- I could fall in love with you all over again.
Biz tekrar baştan başlamak zorundayız.
- We have to start all over again.
Şimdi her şeye baştan başlamalıyım.
- Now I have to start all over again.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Dancing with everyone, singing show tunes all night: that was Luke all over.
He was covered all over with mud.
I've looked all over for it.
He dropped the bucket and got paint all over the floor and his clothes.''.
... I mean, television is resurging all over the world, ...
... engaging with your fans all over the world? ...