Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
- We should give Tom a chance to confess.
Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
- The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
Bu kır çiçeklerinden hoş bir koku yayılıyor.
- These wild flowers give off a nice smell.
Bu hoş kokulu gülleri sana veriyorum.
- This sweet-scented roses I give to you.
Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?
- I was given a couple of tickets for tonight's concert. Would you like to go with me?