Tom kavga etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to fight.
Tom kavga etmekten hoşlanmaz.
- Tom doesn't like fighting.
Theodore Roosevelt ile savaşmak istemem.
- I do not want to fight Theodore Roosevelt.
Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
- A great warrior radiates strength. He doesn't have to fight to the death.
Onlar dövüşmeyi reddetti.
- They refused to fight.
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
- I wish they would stop fighting.
Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.
- Tom didn't want to get involved in the fight, but he had no choice.
Tom'u kışkırtan kavgaları durdurmalısın.
- You need to stop provoking fights with Tom.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
- We had no alternative but to fight.
Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
- Americans simply had no desire to fight.
Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
- A great warrior radiates strength. He doesn't have to fight to the death.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.