People suffering from low level of blood sugar disorder, because they lack the power to suppress their emotions, get easily frightened and angry.
- Kan şekeri bozukluğu düşük seviyede olan kişiler onların duygularını bastırmak için güçten yoksun olmaları nedeniyle kolayca korkarlar ve öfkelenirler.
It will take a long time to suppress the revolt.
- Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
I had to stifle my anger in front of him.
- Onun önünde öfkemi bastırmak zorunda kaldım.
I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
I quit playing the bass guitar.
- Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.
I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
People suffering from low level of blood sugar disorder, because they lack the power to suppress their emotions, get easily frightened and angry.
- Kan şekeri bozukluğu düşük seviyede olan kişiler onların duygularını bastırmak için güçten yoksun olmaları nedeniyle kolayca korkarlar ve öfkelenirler.
It will take a long time to suppress the revolt.
- Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
He has to have his blood pressure taken every day.
- O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.
This book is out of print.
- Bu kitabın baskısı tükendi.
This book will be printed next year.
- Bu kitap, gelecek yıl basılacak.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
A lot of books are published every year.
- Her yıl bir sürü kitap basılır.
He had a book on physics published.
- Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
She pressed her lips firmly together.
- Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
They'll keep pressing the foreman.
- Onlar ustabaşına baskı yapmaya devam edecekler.
Right now, we have a problem that's a little more pressing.
- Şu anda, biraz daha fazla baskı yapan bir problemimiz var.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
- Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
Why did you put off the printing of my book?
- Benim kitabımın baskısını niçin erteledin?
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
- O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.