The union has a dominant influence on the conservative party.
- Sendikanın muhafazakâr bir parti üzerinde baskın bir etkisi var.
She has a dominant personality.
- Onun baskın bir kişiliği var.
The Melbourne police raided the bookstore for violating censorship laws.
- Melbourne polisi sansür yasalarını ihlal ettiği için kitapçıya baskın düzenledi.
Our army staged a night raid against the enemy.
- Bizim ordu düşmana karşı bir gece baskını düzenledi.
Man fears disasters such as floods and fires.
- İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
- Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.
We had flooding because of last week's heavy rains.
- Geçen haftanın sağanak yağışları nedeniyle su baskınımız vardı.
In the wake of the heavy rain, there was a major flood.
- Şiddetli yağmurun ardından büyük bir sel baskını oldu.
The army made inroads into the neighboring country.
- Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.
The police have made hundreds of drug busts across the country.
- Polis ülke çapında yüzlerce uyuşturucu baskınları yaptı.
Our army took the kingdom by surprise.
- Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
The army made inroads into the neighboring country.
- Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.