I had to stifle my anger in front of him.
- Onun önünde öfkemi bastırmak zorunda kaldım.
Tom stifled a scream.
- Tom bir çığlık bastırdı.
He subdued his passions.
- O, tutkularını bastırdı.
She likes subdued colors.
- O bastırılmış renkleri sever.
She likes subdued colors.
- O bastırılmış renkleri sever.
He subdued his passions.
- O, tutkularını bastırdı.
It will take a long time to suppress the revolt.
- Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
Tom suppressed his anger.
- Tom öfkesini bastırdı.
By using four types of metal, specific frequency resonance is suppressed.
- Dört tip metal kullanarak belirli frekans rozansı bastırılır.
Tom suppressed a smile.
- Tom bir tebessümü bastırdı.
The army quelled the rebellion.
- Ordu isyanı bastırdı.
He's sexually repressed.
- O cinsel olarak bastırılmış.
She's sexually repressed.
- O cinsel olarak bastırılmış.
The crowd pressed toward the gate.
- Kalabalık kapıya doğru bastırdı.
She pressed her lips firmly together.
- Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
You're sexually repressed.
- Sen cinsel olarak bastırılmışsın.
He's sexually repressed.
- O cinsel olarak bastırılmış.