Çarpılmaktan zar zor kurtuldum.
- I barely missed being struck.
Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.
- Tom always speaks in such a low voice that I can barely understand what he says.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
- He had barely enough money to buy bread and milk.
Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var.
- We have barely enough bread for breakfast.
Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum.
- I barely know the city.
Burada hemen hemen hiç yağmur yağmaz.
- It barely ever rains here.
Bir saatten daha fazla bir süredir burada bekliyoruz ve sıra çok az hareket etti.
- We've been standing here for more than an hour and the line has barely moved.
Tom çok az Fransızca konuşabildi.
- Tom could barely speak French.
Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be barely paying attention.
Leyla ve Sami birbirlerini hemen hemen hiç tanımıyorlardı.
- Layla and Sami barely knew each other.
Burada hemen hemen hiç yağmur yağmaz.
- It barely ever rains here.
Bunu güçbela zamanında yaptım.
- I barely made it on time.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
- He had barely enough money to buy bread and milk.
Tom ancak kirasını ödeyebiliyor.
- Tom can barely pay his rent.
Tom testi sadece zar zor geçti.
- Tom just barely passed the test.
Kuraklık sırasında, çiftçiler kıt kanaat zorlukla geçinebiliyorlar.
- During droughts, farmers are barely able to eke out a living.
Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum.
- Tom always speaks in such a low voice that I can barely understand what he says.
İyimserlik yalnızca bir bilgi eksikliğidir.
- Optimism is merely a lack of information.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.
- I love walking barefoot on the grass.
Bahçe çıplak ve kahverengi.
- The garden is bare and brown.
O sadece bir gerçeği ifade ediyordu.
- She was merely stating a fact.
Sadece çay nasıl alınır?
- How to merely get tea?
Zar zor gözlerimi açık tutabiliyorum.
- I can barely keep my eyes open.
Tom asla yalın ayak yürümez.
- Tom never walks barefoot.
O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu.
- He was so startled that he ran outside barefoot.
Bir kase meyvenin dışında mutfak masası bomboştu.
- The kitchen table was bare except for a bowl of fruit.
Süpermarketteki raflar neredeyse bomboştu.
- The shelves in the supermarket were almost bare.
İyimserlik yalnızca bir bilgi eksikliğidir.
- Optimism is merely a lack of information.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
Onlar adeta farklılar.
- They are merely different.
Tom testi sadece zar zor geçti.
- Tom just barely passed the test.
Tom sadece en azını yapar.
- Tom only does the bare minimum.
Raflar oldukça boştu.
- The shelves were pretty bare.
Taşındığımızda daire tamamen boştu.
- The apartment was completely bare when we moved in.
O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu.
- He was so startled that he ran outside barefoot.
O zamanlar âdet olduğu üzere, yalınayaktı.
- Her feet were bare, as was the custom in those days.
Birçok ağaç kışın yapraksızdır.
- Many trees are bare in winter.
Çok geçmeden ağaçlar yapraksız olacak.
- It won't be long before the trees are bare.
Sadece çay nasıl alınır?
- How to merely get tea?
O sadece bir gerçeği ifade ediyordu.
- She was merely stating a fact.
Now that fire do's not alwayes barely separate the Elementary parts, but sometimes at least alter also the Ingredients of Bodies.
It is barely possible you may hear of a ghost, a Phantom of the Opera!’.
Yes, it is barely visible.
This porno's bare whack, bruv.
And so I put thee on my shoulder and bare thee back, and here thou art in David's room, and shalt find board and bed with me as long as thou hast mind to.
The trees were left bare after the swarm of locusts devoured all the leaves.
It's bare money to get in the club each time, man.
... in and could barely put a Band-Aid on myself. ...
... ' barely have three minutes left. I'm not going to grade the two of you and say you've ...