Layla and Sami behaved in a barbaric way.
- Leyla ve Sami barbar bir biçimde davrandılar.
I was betrayed and treated barbarically.
- Bana ihanet edildi ve barbarca davranıldım.
The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.
- General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.
Look under the skin of a civilized man and you will find a barbarian.
- Uygar bir insanın derisinin altına bakın ve bir barbar bulacaksınız.
They are much more savage than those they call barbarians.
- Onlar, barbar dediklerinden çok daha vahşidirler.
They call themselves civilized, but they're just as savage as those they call barbarians.
- Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
There are still barbarous nations.
- Barbar milletler hâlâ var.
Let's hope there's no more vandalism.
- Artık barbarlık olmadığını umalım.
War is at best barbarism...It's glory is all moonshine.
These barbarisms can not be allowed to continue, they must be crushed or civilization will collapse.
In the jargon of the ancient grammarian, penacilin would be a barbarism.
Of Owles and Cuckoes, Asses, Apes and Doggs - I did but prompt the age to quit their cloggs, John Milton (1673).
Sosyalizm ya da barbarlık.
- Socialism or barbarism.
Barbar milletler hâlâ var.
- There are still barbarous nations.